enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
42,0836
EURO
48,3603
ALTIN
5.359,50
BIST
10.914,10
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
21°C
İstanbul
21°C
Az Bulutlu
Çarşamba Hafif Yağmurlu
19°C
Perşembe Çok Bulutlu
19°C
Cuma Az Bulutlu
20°C
Cumartesi Az Bulutlu
20°C

Serra Taşköprü’den Çarpıcı Bir Yüzleşme

Terapötik Sınırların Aşk ile İmtihanı: Serra Taşköprü’den Çarpıcı Bir Yüzleşme.

Serra Taşköprü’den Çarpıcı Bir Yüzleşme
04.11.2025 18:22 | Son Güncellenme: 04.11.2025 18:25
12
A+
A-

Terapötik Sınırların Aşk ile İmtihanı: Serra Taşköprü’den Çarpıcı Bir Yüzleşme
“Sessiz Aşk Terapisi” insan ruhunun en sessiz istismarlarını ifşa ediyor

Psikoterapi dünyasının kutsal kabul edilen sessizliğini, Serra Taşköprü tek bir cümleyle deliyor: “Her sessizlik, iyileştirici değildir.”
Yeni kitabı “Sessiz Aşk Terapisi”, terapi odasında filizlenen duygusal bağımlılığın, etik sınırların ve güç ilişkilerinin karanlık yüzünü sarsıcı bir dille anlatıyor.
Taşköprü, okuru terapi koltuğunun öte yanına, yani duyguların bastırıldığı o görünmez alana davet ediyor. Dışarıdan profesyonel, içeriden ise duygusal bir fırtına… Bir yanda otoritesiyle güven veren bir psikiyatrist; diğer yanda iyileşme umudunu teslim eden bir hasta. Ancak bu güç dengesi bozulduğunda, terapi odası artık bir iyileşme alanı değil, sessiz bir duygusal istismar sahnesine dönüşüyor. Eser, sadece bir hikâye değil; psikoterapi dünyasındaki kırılgan dengelere, etik çatlaklara ve duygusal manipülasyonlara yöneltilmiş sert bir ayna. Taşköprü, terapi kavramını romantize etmeden, tam tersine onun duygusal istismar potansiyelini cesurca masaya yatırıyor.

“Sessiz Aşk Terapisi”, sessizliğin hem bir tedavi yöntemi hem de bir gizlenme biçimi olabileceğini hatırlatıyor. Kitap, terapi odasında yaşanan görünmez savaşların, hastanın “sevildiğini sandığı” ama aslında “bağımlı hale getirildiği” bir dünyanın kapılarını aralıyor. Taşköprü’nün kalemi, psikolojik çözümleme ile edebi derinliği buluşturuyor. Bu yönüyle eser, yalnızca psikoloji meraklıları için değil, insan ilişkilerinin görünmeyen katmanlarına cesaretle bakmak isteyen herkes için bir ruh aynası niteliğinde.

Sessizlik bazen iyileştirir; bazen de en derin yarayı orada açar.
Ve “Sessiz Aşk Terapisi”, tam da bu yarayı konuşmanın değil, duymanın romanı.