enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
41,3142
EURO
48,7088
ALTIN
4.835,58
BIST
11.144,37
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
24°C
İstanbul
24°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
24°C
Cumartesi Az Bulutlu
25°C
Pazar Parçalı Bulutlu
26°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
28°C

Negatif Enerji Kökenli Hastalıklara Karşı Korunmamız

Ruhsal Bağışıklık Sistemimiz Ruhani Enerjimiz : Negatif Enerji Kökenli Hastalıklara Karşı Korunmamız

Negatif Enerji Kökenli Hastalıklara Karşı Korunmamız
18.09.2025 16:34
2
A+
A-

Ruhsal Bağışıklık Sistemimiz Ruhani Enerjimiz : Negatif Enerji Kökenli Hastalıklara Karşı Korunmamız

İnsanın bedeninde doğal bir savunma sistemi vardır; virüslere, mikroplara ve dışarıdan gelen tehlikelere karşı bizi koruyan ancak insan yalnızca bedenden ibaret değildir; bilinç, ruh ve enerji katmanlarından oluşan çok boyutlu bir varlıktır. Bedenin bağışıklığı olduğu gibi ruhun da kendine has özel bir bağışıklık sistemi vardır. Bu bağışıklık sistemini de harekete geçiren unsurlar vardır ve kadim öğretiler bu konuda bize derin izler bırakacak bilgiler sunmuştur.

Kadim öğretiler, ruhsal bağışıklığı korumayı insanın ezelden ebede yolculuğunun en temel şartı olarak görmüştür. Çünkü insana verilen en büyük emanetten biri, içindeki ışığı korumak ve onu geliştirmektir. Kutsal metinlerde şeytanın “insanın önünde duracağım, onu yolundan alıkoyacağım” sözü, bu yolculuğun görünmez sınavını hatırlatır. Zira insan ışığa, yani tekâmüle söz vermiştir; karanlık ise bu sözden vazgeçirmeye çalışır.

Ruhsal bağışıklık sistemi güçlü olduğunda insan, negatif unsurlar karşısında yıkılmaz; ruhani enerjisini ve içsel dengesini kaybetmez. (Ruhani Enerji, ruhla ilgili mistik bir güç ve enerji)

 

Stres, kıskançlık, korku, haset ya da dışarıdan gelen psişik manipülasyonlar; bilinçte ve bilinçaltında bir duvara çarpar gibi geri döner. Ancak bu sistem zayıfladığında kişi kolayca karamsarlığa sürüklenir, negatifin karanlık girdabına düşer, hayatında sürekli engellerle karşılaşır ve bereketi kesilir. Beden hastalanır, ruh özünden kopar, ilişkiler bozulur. Çoğu zaman buna ‘şanssızlık’ ya da ‘yıldız düşüklüğü’ denmiştir; oysa işin özü, ruhsal mekanizmanın çökmesi ve ruhani enerjinin doğru çalışmamasıdır.

Görünmeyen hastalıklar burada kendini gösterir: Kalbi sıkışan, nefesi daralan, sebepsiz kaygılarla boğuşan, mutluluğa adım atarken sürekli engellerle karşılaşan nice insan aslında ruhsal bağışıklığı çökmüş bir halde yaşamaktadır! Her türlü doktor kontrolünden geçtiği halde: ‘Sende bir şey yok, sağlıklısın!’ denildiği halde… hatta ekonomik nedenler dışında görünürde hiçbir sebep yokken dahi kişi içten içe tükenmiş hissedebilir.

Kadim kültürlerin kudretli öğretilerinde bu ruhsal bağışıklık farklı yollarla güçlendirilmiştir. Nefes ve zikir çalışmaları, meditasyon ve tefekkür, doğayla uyum, şükran ve paylaşma kültürü… Tüm bu pratikler insanın frekansını yükseltmek, kalbi arındırmak ve içsel gücü canlı tutmak için geliştirilmiştir. Görünüşte ritüel gibi görünen bu uygulamalar, özünde enerji merkezlerini açan ve insanı merkeze getiren güçlü dönüşüm araçlarıdır.

 

Unutulmaması gereken bir gerçek vardır: İnsan kendi kör noktalarını göremez. Bilincin derin katmanlarında öyle tıkanıklıklar vardır ki, kişi kendi başına ne kadar çabalasa da bunları fark edemez. İşte bu yüzden yüzyıllar boyunca usta–çırak ilişkisi; sanatta, bilimde, eğitimde ve gelişim isteyen her alanda varlığını sürdürmüştür. Bu durum tek bir kültüre özgü değil, bütün dünyada geçerli olmuştur. Alanında kendini kanıtlamış bir rehber, uzman ya da yol gösterici; insanın göremediği noktaları işaret eder, yolunu aydınlatır. (Bilirsiniz, ‘lafla peynir gemisi yürümez’ derler.) Tek başına yapılan çabalar niyet açısından elbette çok kıymetlidir; fakat çoğu zaman yüzeyde kalır. Gerçek dönüşüm ise işinde uzman bir rehber eşliğinde, bilgi ve disiplinle mümkündür.

Psikoloji, bilinçaltının derinliklerinde gizlenen kalıpların bireyin davranışlarını farkında olmadan yönettiğini gösterir. Sosyoloji, bireylerin sağlıklı topluluklarla kurduğu bağlarda daha dirençli olduklarını ortaya koyar. Nörobilim ise, destek ve rehberlik alan insanların beyin kimyalarının olumlu yönde değiştiğini kanıtlar. Yani kadim öğretilerin rehber–çırak vurgusu, yüzyıllarca hayat tecrübemiz ile sabittir.

Bugün insanlık, bedenin bağışıklığı kadar ruhun bağışıklığını da ciddiye almak zorundadır. Modern çağın stresi, korku kültürü, sürekli olumsuz haber akışı ve yapay bağımlılıklar, ruhsal savunmayı zayıflatmaktadır. Bu gerçeği görmezden gelmek, insanın özünü savunmasız bırakmak demektir.

Ezelden ebede uzanan yolculukta görevimiz nettir: Işığa verilen ezeli sözü hatırlamak, bilincimizi sürekli yükseltmek, kör noktalarımızı rehberlikle aşmak ve ruhsal bağışıklık sistemimizi güçlü tutmaktır. Çünkü korunmuş bir ruh, yalnızca kendisini değil; ailesini, toplumunu ve geleceğini de aydınlatır.

Ruhsal bağışıklık, insanın görünmeyen dünyadaki en büyük silahıdır. Beden hastalıklarla mücadele ederken nasıl bağışıklığa ihtiyaç duyuyorsa, ruh da karanlık tesirlere, bilinç bulanıklıklarına ve insanlığı geri geri götüren toplumu çökerten yüce değerleri yok sayan görünmeyen negatif unsurlara karşı kendi kalkanını kurmak zorundadır. “Bu kalkan, ne tesadüfen ne de yüzeysel çabalarla güçlenir; ancak bilinçli bir ruhani yolculukla, bilinç yükseldiğinde ve özdeki ışık hatırlandığında, manevi değerlerle birlikte ruhani enerji (ruhumuzun enerjisi) konusunda ustalaşıldığında; kişi kendi varlığının merkezinde köklenir, içsel huzuru bulur ve yaşamın zorluklarına karşı hem korunma hem de dönüştürücü bir güç kazanır.”

 

Bugün çağımızın en büyük hastalığı; stresi, korkuyu ve umutsuzluğu sıradanlaştırmasıdır. İşte tam da bu yüzden, ruhsal bağışıklık sadece kişisel bir korunma değil, aynı zamanda insanlığın geleceğini güvence altına alan evrensel bir zorunluluktur.

Unutmayalım; içimizdeki ışık, karanlığın gölgeleri ve hayatın zorlukları doğru şekilde tanımlandığında, her biri aslında bizim gelişim sınavımızdır. Işığı takip edenlerin sayısı arttıkça hem bizlerin hem de ülkemizin ışığı da çoğalacaktır.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.