enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
40,8746
EURO
47,7126
ALTIN
4.392,74
BIST
10.824,55
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
29°C
İstanbul
29°C
Açık
Cumartesi Açık
28°C
Pazar Parçalı Bulutlu
29°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
30°C
Salı Parçalı Bulutlu
29°C

Ruhsal Frekans Düştüğünde Hayatın Akışı Neden Bozulur?

İç dünyandaki denge, dış dünyandaki düzenin aynasıdır.” Hayatın bazı dönemlerinde kendimizi tekrarlayan bir döngü içinde buluruz.

Ruhsal Frekans Düştüğünde Hayatın Akışı Neden Bozulur?
11.08.2025 18:54
21
A+
A-

Ruhsal Frekans Düştüğünde Hayatın Akışı Neden Bozulur? “İ

ç dünyandaki denge, dış dünyandaki düzenin aynasıdır.” Hayatın bazı dönemlerinde kendimizi tekrarlayan bir döngü içinde buluruz. Önce ufak tefek aksiliklerle başlar. Planlar bozulur, ilişkiler gerilir, işler tıkanır. Ardından beden yorulur, zihin bulanır, ruh ağırlaşır. Böyle zamanlarda çoğumuz suçu dış koşullara atarız: insanlara, zamana, kadere…

Oysa bu düzensizliğin köklerinin ucu iç dünyamıza kadar uzanır. Evrenin hem görünen hem de görünmeyen yasaları vardır. Görünen yasalar; fizik, kimya ve biyolojinin alanına girer. Görünmeyen yasalar ise psikoloji, bilinç, enerji dengesi ve “frekans” olarak ifade edilen yaşam enerjisi gibi daha soyut ruhani enerji boyutlarında işler. İnsan, yalnızca varoluşsal gereği etten ve kemikten ibaret değildir; düşünceleri, duyguları, inançları ve bilinçaltında taşıdığı izlerle çevresiyle sürekli etkileşim hâlindedir.

Modern fizik, atom altı düzeyde parçacıkların hem madde hem de dalga özellikleri gösterebildiğini ortaya koymuştur.

Bu bulgular, maddenin ve enerjinin birbirine bağlı olduğunu gösterir. İnsan zihni, kalbi ve hücreleri, biyofiziksel süreçler yoluyla elektromanyetik alanlar üretir.

Beden, ruhun ve bilincin yeryüzündeki somut yansımasıdır. Tıpkı bir DNA gibi, her birimizin tekâmül düzeyi ve ruhani enerjisi hem birbirine benzer hem de bir o kadar kendine has varlığı ile benzersizdir.

Ruhani enerji, ruhla ilişkilidir; zira her insan küçük bir kâinat gibidir ve her bireyin bir ruhu vardır. Bu enerji, düşüncelerimiz, deneyimlerimiz, psikolojik durumumuz ve çevresel faktörlerle şekillenir.

Enerji dengesinin bozulması halk arasında “ruhsal frekansın düşmesi” olarak adlandırılan durum yalnızca iç huzuru değil, yaşamın akışını da etkileyebilir. Önce küçük aksilikler başlar, ardından zincirleme sorunlar ortaya çıkar. Psikoloji ve psikosomatik tıp alanındaki araştırmalar, duygusal durumun algımızı, kararlarımızı ve yaşam deneyimlerimizi doğrudan etkilediğini gösterir.

Yoğun stres, öfke veya suçluluk gibi duygular, dikkatimizi olumsuz olana yönlendirir ve farkında olmadan bu yönde hayatımıza yön veririz. Ruhsal öğretiler buna “benzer benzeri çeker” der; bilim ise bunu bilişsel önyargılar ve algı seçiciliği ile açıklar.

Ruhsal dengemizi bozan unsurlar hayatın birçok alanında karşımıza çıkabilir: Toplumsal düzeyde yayılan korku ve endişe atmosferi, çocuklukta ya da geçmişte yaşanan travmalar, yoğun olumsuz anılar barındıran mekânlar, jeomanyetik dalgalanmalar ve iklim değişimleri…

Bunların tümü ruhani hâlimizi, doğal olarak da bedensel ritmimizi ve genel yaşam enerjimizi etkileyebilir. Bilimsel veriler, güneş patlamaları ve jeomanyetik fırtınaların biyolojik ritimler üzerinde dolaylı etkiler oluşturabileceğini de ortaya koymaktadır. Yaşam enerjisindeki dengesizlik, bedensel belirtilerle de kendini gösterebilir:

Nedeni açıklanamayan yorgunluk, uyku bozuklukları, huzursuzluk, kalp çarpıntısı veya kas gerginlikleri…

Böyle bir durumda yapılması gereken, dışsal koşulları suçlamak yerine kendi içsel denge durumumuzu fark etmektir. Farkındalık, değişimin ilk adımıdır. İnsan, hangi düşüncelerin, duyguların ve olayların kendisini aşağı çektiğini gördüğünde, onlarla arasına mesafe koyabilir.

Bu, pasif bir kabulleniş değil; bilinçli bir gözlem hâlidir. Gözlemci olmaktan öte, bilinçli bir uygulayıcı hâline gelmek ise dönüşümün kapısını aralar.

Bu süreç, kişiye yalnızca sorunlarını değil, kendi potansiyelini de yeniden görme fırsatı verir. İç dünyasında denge bulan biri, seçimlerini ve yaşamını daha kaliteli hâle getirir. Hedeflerini daha net belirler, ilişkilerinde daha yapıcı olur, olaylara karşı tepkilerini bilinçle yönetir.

Bu hâl, kişinin hem üretkenliğini hem de yaşamdan duyduğu huzuru derinleştirir. Böyle bir dönüşüm, yalnızca kendi hayatını değil, çevresine yansıyan enerjiyle temas ettiği her alanı olumlu yönde etkiler; aileden iş ortamına, sosyal ilişkilerden toplumsal atmosfere kadar geniş bir etki alanı oluşturur.

Unutmayalım: Ruhani frekans yalnızca bireysel hayatın değil, toplumsal atmosferin de dilidir. Bireylerin ruhsal ve psikolojik dengesi bozulduğunda, toplumun genel havası da ağırlaşır; güven azalır, iletişim dili sertleşir, dayanışma zayıflar. Tam tersine, yüksek bilinçle hareket eden bireyler, bulundukları ortamı dönüştürebilir.

Yaşadığımız dünyanın daha huzurlu, adil ve umut dolu olması, tek tek her birimizin kendi bilincini içten onarmasından geçer. Çünkü birey değişirse, toplum değişir; toplum değişirse, hayatın akışı bambaşka bir yöne evrilir. Ve en derin dönüşüm, insanın kendi bilinmeyenlerini keşfetmesiyle başlar.

Derya Eryılmaz Kimdir? “

İnsanın hem zihinsel hem de ruhsal dengesini bulması, hayatın her alanını dönüştürür.” – Derya Eryılmaz, PhD 1982 Ankara doğumlu Derya Eryılmaz; Sosyolog, Aile Danışmanı, Ruhani ve Kuantum Bioenerji Uzmanı, aynı zamanda deneyimli bir eğitmendir. Klinik Psikoloji alanında doktora derecesine sahip olan Eryılmaz, uzun yıllardır ruhani ve kuantum düzeyinde enerji çalışmaları üzerine eğitimler vermekte, bireysel seanslar gerçekleştirmektedir. Evli ve bir çocuk annesi olan Eryılmaz, “son nefesime kadar bu yolda” mottosuyla hem akademik hem de ruhsal alandaki çalışmalarını kararlılıkla sürdürmektedir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.