DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Batman
Parçalı Bulutlu
28°C
Batman
28°C
Parçalı Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
26°C
Pazar Açık
26°C
Pazartesi Açık
29°C
Salı Açık
30°C

START-UP MI, GİRİŞİMCİ Mİ?

13.05.2023 17:10
369
A+
A-

Girişimcilik günümüzde çok sık duyduğumuz bir kelime. Start-up ise son dönemde duyduğumuz, bazı kişilerin girişimcilikle eş anlamlı zannettiği, aradaki ince çizginin pek görünmediği ama günümüzde açık ara farkla farkındalık yaratan bir kavram!

Girişimci; başarısızlıklar karşısında yeni yol bulan, misyonu, vizyonu, hırsı ve tutkuları olan kişidir. 5 çeşit girişimcilik vardır. Birincisi geleneksel girişimci; yani çalışmasına eskisi gibi devam eden, işlerini büyütmek için, mevcut sektörlerin haricinde alternatifin olmadığını düşünen girişimci. İkincisi sosyal girişimci, yani toplumun devlet, işletmeler ve diğer sivil toplum tarafından çözülemeyen sorunlarını çözmek ve tamamen ortadan aldırmak amacıyla çalışan, kendinden çok toplumu düşünen, kâr değil; ticari kazanç -kendisini döndürebilmek- elde eden, sosyal dönüşümün sürdürülebilirliğini dikkate alan, sosyal fayda odaklı girişimci. Üçüncüsü ise, yeni girişimcilik yani, çalışmasına yeni iş anlayışıyla devam eden, yeniliğe ve yenilikçi sektörlere, küresel bakış açısından odaklanan, girişimcilik türü.  Dördüncüsü sanal girişimcilik dediğimiz ve her geçen gün artan, internet üzerinden gerçekleşen girişimcilik türü. Beşincisi ve sonuncusu ise, kamu girişimciliği olup, Devletin finansal kaynağı ile üretilen, toplumsal amaçlı, tamamen Devlete bağımlı veya kısmen özgür karar verebilen kurumların olduğu girişimcilik türü olarak yerini alır.

Bunları birer örnek ile açıklayalım. Geleneksel girişimci birçok kişinin daha önce yaptığı çalışmayı yaparak, kendi işini kurar. Örneğin hambuger, pizza satan veya beyaz eşya satan bir kurumun bayiliğini almak gibi.  Sosyal girişici, kâr elde etmekten çok sosyal sorumluluk fikriyle yola çıkandır ki; genellikle, kooperatif, sivil toplum kurumu, kamu kurumu gibi kurumda bu tür çalışmalar gözlemlendiği gibi, çok ender de olsa kişilerin kendi menfaatleri yerine toplumsal faydayı düşünerek hareket ettiği girişimcilik türü. Üçüncüsü yeni girişimcilik modeli olarak geçer ve o bölgede olmayan ama olursa farklı olacak ürünleri ve hizmetleri fark eden kişiler burada yer alır. Bulunduğu ile ilk kez suschi getiren, şehirde ilk araç kiralama şirketini açan, ilk iskender restoranını açan, şehirde ilk avm inşa eden, bölgede ilk spor salonunu kuran, bölgede ilk beyaz eşya şirketini kuran, bölgede ilk temizlik şirketini kuran girişimci gibi. Bölgede olmayan ama olması gerektiğine inanılan kurum ile yerel halkın ihtiyacını farkındalık yaratarak oluşturan girişimcidir. Sanal girişimcilik, personel, yer kirası, genel giderler gibi birçok maliyetin en minimize olduğu girişimcilik türüdür ki; Trendyol, Çiçek Sepeti, Yemek Sepeti gibi örnekler verilebilir. Kamusal girişimci ise, Devlet tarafından önemli olduğu hissedilerek, doğru bölgenin seçilip; gerçekleşen çalışmaları kapsar. Atatürk döneminde kurulan Etibank, Sümerbank gibi kurumlar, günümüzde oluşturulan bor ürünleri, çip yapılması gibi kritik ürünlerle halkın daha kolay, daha hızlı ve daha ucuza nihai ürüne ulaşmasını amaçlayan girişimcilik türüdür.

Bir de start-up grubuna bakalım… Hızlı büyüme için tasarlanmış, teknolojiyi kullanabilen, daha önce uygulanmamış farklı bir fikri taşıyan ve global olmayı hedefleyen kişi olarak sahaya çıkar. İlk kez uygulanacak ürün/hizmet ile yenilikçi olan, farkındalık yaratan, risk alan, büyüme ve kâr odaklı kurumlardır. Start-up olan kişinin ihtiyacı fark etmesini, beyin fırtınası ile bulunan çözüm fikirleri ve bunun için yapılan araştırmalar, anketler takip ederek ilerler. Önemli olan daha önce fark edilmeyeni fark etmektir. Ülkemizde kurulan ilk hipermarket olan Gima Mağazaları, ülkemizde ilk tv kanalı olan TRT, dünyada ilk arama motoru Google, dünyada ilk sanal şirket Amazon gibi…

Kısaca her start-up bir girişimcidir ama her girişimci bir start-up değildir!

DÜNYADA İLKİ TÜRKİYE’DEN ÇIKARMANIN GURURU BÖYLE BİRŞEY….

Farklı bir bakış açısı ile  yola çıkıp; start-up ile sosyal girişimciliği bir araya getirmek için karar vermiş kişiyim… Start-up olarak ülkemizde, hatta araştırdığım kadarıyla dünya genelinde gözlemlemediğim sonuç; böyle bir çalışmanın daha önce hayata geçmemiş olması! Hepinizin bildiği start-up olanlar çok güzel kazançlar elde etmelerine karşın, bizim amacımız sosyal girişimci fikri olan start-up olarak, kâr yerine sosyal amaca odaklanmamız ve ilki öğrencilere yaşatmamız …  Peki nasıl bir çalışma; nedir bu fark?

Ülkemizde yüzlerce sözlük var. Birçok e sözlük. 3 tane İİBF ile ilgili e sözlük hazırlayanlar, Türk Dil Kurumu, Anadolu Üniversitesi ve özel bir kurum… Peki derslere göre! Derslere göre düzenlenmiş bir çalışma hiç hayata geçirilmedi!

Herkesin bildiği 3 örnek, konuyu anlamak için yeterli olacaktır… Gerilla birlikleri, inkılap tarihine göre ülkesi için çatışan, siyasal bilimlere göre ülkesine karşı savaşan olarak zıt anlamlar taşır! Ortaklık ticarete göre, siyasal bilimlere göre, hukuka göre çok farklıdır…  Kâr kelimesinin, iktisat, işletme, muhasebe derslerine göre çok değişik anlamlar taşımasına karşın, İİBF sözlüğünde sadece iktisat tanımı bulunur. İşte derse göre ayrı ayrı anlamlar taşıyan, doğru verilere ulaşılacak ilk ve tek çalışma; Ebru’nun Sözlüğü! Edinburg, Oxford, Standford, Sorbonne gibi üniversitelerin de sitelerini araştırdım ama böyle bir çalışma ile karşılaşmadım! İnşallah ülkemizden bir start-up çıkarılması ve Türkçemizin gelişmesi için, yapılan çalışmayı Devlet görebilir!

E SÖZLÜK HAYATIMIZDA EKSİ OLSA NE OLUR?

Çalışmanın daha kolay uygulanması için 3 alternatif oluşturularak plânlama yapıldı. Neden? Çünkü çalışma İİBF’de en çok tercih edilen bölümler ile daha geniş kapsamlı öğrenci grubuna hitap etmek için hazırlanıp başlandı. Bölümlere göre, sınıflara göre, derslere göre… Örneğin iktisat bölümünde okuyan bir öğrenci, bölümlere göre derslerini tercih eder. Yani iktisat bölümünün sözlüğünü seçer ve devam ettiği dönemin derslerine ait terimlerin doğru, akademik ve o derse göre anlamlarını hemen bulabilir. Tamamlanmayan bölümlerden birisinde -örneğin lojistik- okuyan öğrenci ise, bölümü yerine sınıfı alternatifi tercihinde bulunur. Örneğin 3. sınıf, yani 3 sınıfların okuduğu derslerin toplu hâlde olduğu sözlüğü seçebilir… O zaman işletme, iktisat, çalışma ekonomisi, maliye, kamu yönetimi ve turizm işletmeciliği bölümlerinde okutulan 3. sınıfın tüm dersleri karşısına çıkacak, bunlardan hangilerini isterse, o derslere çalışabilir. Zaten %90’ı ortak dersler olacağı için, aradığı bilgilerinin tamamına yakınını bulabilecek. Bir de 3. alternatif var. Tek dersten veya iki dersten bütünlemeye kalmış öğrenci, boş yere set almaz, bunun yerine 105 ders arasından, arzu ettiğini -örneğin iktisat teorisi- seçer ve hızlı, doğru verilerle güzel sonuçlara ulaşır. Sonuç ezberleyerek değil; öğrenerek, sene kaybederek değil; en kısa sürede mezuniyet ile sonuçlanır!

BİRKAÇ ÖRNEK VERELİM…

 Ders çalışırken öğrencinin karşılaştığı, Türk İdare Tarihinde ‘‘divân-ı  hümâyûn’, ‘kâdi’l-kudât, Sosyolojide ‘etnosantrizm’, İstatistikte ‘örnek uzay’, ‘Genel Vergi Hukukunda ‘kanunların geleceğe yürüyememesi ilkesi’  gibi terimlerin anlamları hemen anlayabilir misiniz ve/ya hemen bulabilir misiniz? Kitaptan alınan bir örnekle daha iyi anlayalım… ‘Hangisi borcun ödenmemesinde kullanılmaz?’ a)Temerrüt b)Muaccel  borç  c)Müeccel borç d)Ademi ifa e)Beyyine gibi bir soruda, anlamını unuttuğunuz kelimelerde muallakta kalmaz mıyız? Ezberleyerek mi, öğrenerek mi derslerimizi verelim? Elimizdeki sözlükle bir kere üniversiteye ait kitabı okuyarak mı; tüm dersler için ek kitaplara ödemeler yaparak mı? Sene kaybederek mi, kaybetmeden mi? Seçenek tabi ki öğrencilerimizin!

E sözlük olmasa da olur ama girişimci açısından başta AÖF ve uzaktan eğitim alan, yani ekonomik ve sosyal durumu örgün eğitimden biraz daha düşük olan öğrencilere destek verirsek, sosyal devlet ve sosyal girişimci olarak, eşitlik hakkı sağlamış oluruz. Öğrenci açısından, örgün eğitim gibi soru sorma şansı olmayan öğrencilerin, doğru, hızlı, mobil, akademik, derslere göre ayrı ayı düzenlenmiş çalışma ile istediği verilere hemen ulaşabileceği için, hem ezberlemeden; öğrenerek, hem de kalansız mezun olarak, istedikleri sonuca ulaşabilecekler!

KİMLERE HİTAP EDEN BİR ÇALIŞMA?

Seneler önce açık öğretimde ve uzaktan eğitimde okuyanlar için bu yola çıkılsa da, korona ile tüm öğrencilerimizin uzaktan eğitim almak zorunda kalması, bize daha büyük bir görev yükledi. Zaten bu dönemde öğrencilerimiz uzaktan, sanal ortamdan çalışmayı da öğrendi. Bu yıl yaşanan depremler ile bir başka acıyı tattık ve çok daha geniş kitleye destek vermemiz gerektiğini hissettik!

2003 yılında başlayan, 2 Ocak 2023 tarihinde tamamlanan, 44.600 kelime, 130.000’den fazla kelime anlamı, 105 ders, 24 bölüm ve 4 sınıf olmak üzere 133 eser ile öğrencilerimize can simidi olacak bir çalışma. Açık Öğretimdeki öğrenci sayısı 2021 Kasım ayı verilerine göre 3.558.494. YÖK’e göre 2021-2022 öğretim yılındaki öğrenci sayısı 8.296.959 öğrenci öğretim görüyor. Kısaca 2. etapta hitap edeceğimiz öğrenci sayısı 8.296.959 öğrenci olacak… Öğrencilerimize destek olup, memnuniyet ve başarının yükselmesi sağlanınca, sizce öğretim üyeleri ile çalışmamız nasıl olur? O çalışmamız da hazır. Peki biz yurtdışında bir farkındalık yaratabilir miyiz? Ülkemize bir katkımız olur mu?

Görüştüğüm bazı kişiler Wikipedia’ya benzetti ama aradaki kırmızı çizgi sanırım fark edilmemiştir. Wikipedia’yı halk yazdı, oysa eserin yazılımı akademisyenlerin tanımları!!!  Çalışmanın %85’i Türkiye ağırlıklı olmak üzere, üniversitelerden alınan tanımlardan oluşurken, %15’e yakın kısmı 4 siteden oluşuyordu. Önce TDK’ya, burada olmayanlardan hukuki olanları Türkiye Barolar Birliği’nden, siyasal konular TBMM’den, muhasebe ile ilgili konular ise Muhasebeciler Derneği’nden alındı.  %1’den az olan kısım ise diğer sitelerden… Bu şekilde ülkemize 44.800 kelime 130.000’den fazla kelime anlamı kazandırıldı.

Ülkeyi oluşturan unsurların vatan, millet, bayrak, marş ve dil olduğunu, dilin bu unsurların tutkal değeri yaptığını hep söylerim. Dilimizi geliştirilmesini içeren, bir start-up çalışması…

Kısaca, girişimciler, ülkenin kalkınmasında, istihdamında, büyümede çok önemli yer alırlar, start-up olanlar ise ülkeyi kalkındıracak girişimcilere, ilerleyen dönemlerde yapacakları yatırımlar için yol gösterirler! Sevgiyle kalın…

Ebru ÖZTÜRK

Eğitimci&Girişimci

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.